Ne
zamandır beni ihmal eden yazarımızın yüzünde bugün gülücükler
vardı. “Aman nazar değmesin, yine bahaneler bulup beni ihmal
etmesin yeter!” dedim kendi kendime. Neyse efendim ben de
anlayamadım önce niye bu kadar sevindiğini. Sonra baktım kargodan
gelen küçük koliyi açmış, içinden çıkan kremi bacaklarına
sürüyor. Bir süre sonra da “oh gerçekten de yorgunluğum
gitti!” diye seviniyor.
Doğrusu
merak ettim, neymiş bu krem bu kadar sevindirik oldu bizimkisi
diye.. Hayali karakteriz ama bizim de anlama yeteneğimiz var çok
şükür. Neyse Dr. Frederick Fersder AtKestanesi Balsamı yazıyordu kutunun
üzerinde.. Ben bunu daha önce de duymuştum. Yorgun ayaklara,
varislere iyi geliyor, insanı rahatlatıyormuş. Bizimkinden
duyduğuma göre günde üç kere sürecekmiş bu at
kestanesi kremini.
“Kokusu keskin ve harika” diye söyleniyordu kendi kendine.
Meraklı adamımdır, o yokken gizlice kutunun üzerini okudum,
içinde biberiye, nane içeriği ve at
kestanesi varmış bu çok sevindiği kremin.
Acaba ben de sürsem mi diye düşündüm bir an.. Ben de yaşlı bir
adam sayılırım, benim de var hafif ağrılarım. Hele bir uyusun
da gizlice denemeyi düşünüyorum. 500 ml. dedikleri kocaman bir
krem kutusu bu nasılsa, azıcık sürsem anlamaz bile kullandığımı..
İşte
böyle dostlarım. Bu günlerde bir kaç göç durumu var aramızda
bizim yazarla.. Beni çok ihmal etti, biraz küskünüm. Normalde
böyle O'nun hakkında atıp tutarak gelmem karşınıza bilirsiniz.
Ama bir ay beni kendi halime bıraktı, benim gibi yalnız ve konuşma
ihtiyacındaki bir adamın o hallerini düşünsenize!!
Biraz
böyle devam etsin bakalım, şimdilik kelimelerin efendisi ilan
ettim kendimi. O ne derse değil, ben ne söylersem öyle yazıyoruz.
Yaşasın
özgürlük! Tembel yazarlara isyan!!!
Kalın sağlıcakla..
0 yorum:
Yorum Gönder
Hakaret içermedikten sonra her yorum kabulümdür.