Ucuzcu Bekir pazar gezerse
Dün uzun süredir ilk defa salı pazarına gittim. Ne kadar çok eğlendim anlatamam size.. Ben bile bu kadar espri yakalamışsam, mizah yazarları buralarda kim bilir ne malzemeler bulurlar.. Eğlence bedava servise binerken başladı benim için. Özellikle kadınların bezdirici yaklaşımlarından bıkmış olsa gerek, servis şoförü başlı başına mizah konusu olacak bir karakterdi bence.. Ayakta yolcu almama prensibi var, haklı da.. Serviste bir koltuk boş kaldığı anda yaşlıca bir kadın bindi, ardından bir adam bindi. Şoför gayet bezgin bir şekilde:
"-Beyefendi sizi alamayız, ayakta yolcu almıyoruz" dedi. Kadın hemen cevap verdi:
"- Ama O benim eşim, birlikte binmemiz lazım.." Kuralların her özel durum için esneyebileceğine o kadar alışmış bir milletiz ki, sanki eş olunca "ayakta yolcu binemez" kuralı değişecek.. Kadın ve adam ısrarla arkaya doğru yürümeye başladılar.. Halbuki inseler, 2 dakika sonra başka bir servis gelecek, rahat rahat oturacaklar. Ne bu aceleci ısrar değil mi ama.. Şoför birden camdan eğilip dışarıda diğer servisi bekleyenlere bağırdı:
"- Binmek isteyen varsa gelsin, hatta hepiniz gelin.." Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken şoför ilave etti:
"- Bizim halkımıza "yap" dersin yapmaz, o yüzden "gelin" dedim, böyle deyince kesin binemezler arabaya" dedi. Yani adamcağız toplum psikolojisini öyle güzel analiz etmiş ki, şıp diye çözdü sorunu..
Pazara geldik nihayet, servisten inerken başka bir yaşlı teyze şoföre:
"-Allah kolaylık versin size, kadın milletiyle uğraşmak zordur" dedi. Bunu söylerken o kadar içtendi ki, eminim kafasından eşine yaptığı eziyetler geçiyordu..
Güç bela indik servisten girdik pazara.. Pazar değil sanki karnaval ortamına gelmişiz gibi hissettim.. Pazar esnafının yaratıcı ve esprili zekasına hayran olmamak elde değil gerçekten de.. Nasıl bir enerji ile nasıl bir motivasyon halindeler görmeniz lazım.. Bu ortamlara pek gitmediğim için her şey komik geldi bana.. Örneğin bir tezgahta yazan aynen şuydu:
" Nakit, kredi kartı, altın, gümüş, akbil hepsi geçer.."
Bir diğer satıcı da avaz avaz bağırıyordu:
" orijinal çalıntı mallar bunlaaar" Bir diğer tezgahın önünde bekleyen havalı genç kızlara pazar tezgahtarının yorumu ise dahiyaneydi, abartmadan aynen yazıyorum:
" Presentabıl bayanların hepsi burada, lütfen sıra fişi alınız.."
Bütün bu mizah kokan karnaval ortamında bir milletvekilinin arkasında kendisini takip eden kamerayla dolaşması ise ortamı iyice coşkulu hale getirmişti..
Pazar dönüşü bende ne dert kaldı, ne stres.. Demem o ki, depresyona girdiğinizi düşünüyorsanız, psikoloğa bir avuç dolusu para vermeden önce koyun cebinize 20-30 lira, en yakın semt pazarına bir uğrayın.. Yaşam enerjinizin geri geldiğini göreceksiniz..
O zaman bir pazar fıkrası ile gülümsemeye nokta koyalım..
GÜNÜN FIKRASI:
Bizim Temel, kamyonuyla şehir içinde yol alırken kamyonunun freni patlar ve kontrolsüz bir hızla yokuş aşağıya gitmeye başlar. Kamyon yol ayrımına gelince bir de bakar ki sağ tarafta bir tane adam, sol tarafta da kalabalık bir semt pazarı.. Onlarca kişi öleceğine bari bir kişi ölsün diye düşünür.
Ertesi gün gazete manşetleri şöyle yazar:
" Temel adındaki vatandaş semt pazarına kamyonuyla girdi, 25 ölü, 38 yaralı var.."
Temel'e sorarlar,
"-Neden pazara girdin kamyonla?"
Temel hiç düşünmeden cevap verir:
"-Fren patlayınca paktum sağda bir adam, solda pazar var. Dedum bari adam ölsün-. Niyetim sağa dönmekti, adam pazar yerine kaçınca iş değişti.."
Yüzünüzden gülümseme eksik olmasın.
Ucuzcu Bekir Abi'niz..
|